Microsoft’un 29 Temmuz’da yayınladığı yeni işletim sistemi Windows 10, bugün itibariyle 75 milyon indirilme rakamına ulaştı.
Windows 10 kullanıma sunulduktan hemen sonra, geçen dört hafta içinde toplamda 75 milyon kez yükleme sayısına ulaştı. Bu, şirket için büyük başarı elbette, ancak iş bununla da kalmadı. Gelen yeni raporlara göre Windows 10 platformunda, Windows 8’e kıyasla 6 kat daha fazla uygulama indirildi.
Tanıtıldığı ve kullanıma sunulduğu günden bu yana büyük çoğunluğun beğenisini kazanan Windows 10 dalgası hızla büyümeyi sürdürüyor. Platforma ilişkin gelen yeni haberler ise uygulamalara yönelik. Windows 10 platformunun kullanıldığı kısa süre içinde, cihaz başına Windows 8’e kıyasla tam 6 kat daha fazla uygulama indirilmiş durumda.
Öte yandan halen Windows platformunda (PC ya da telefon) pek çok büyük uygulama resmi olarak yer almıyor.
Bunlar arasında Periscope, Pebble, Snapchat, Tinder, Official F1, Nike+, Atlantic Airways, Starbucks ve daha pek çok isim var. Ancak Microsoft, yazılım ekibi ve geliştiricileriyle bu açığı kapatmak için çok fazla çalıştığı -ve çalışmak zorunda olduğu- bir gerçek.
Aslında herşey 11 eylül 2001 öncesinde Bush’un yanlış ekonomik politikalarının abd’yi çöküşe götürdüğünün anlaşılmasıyla başlamıştı.Dünya ekonomileri geliştikçe,her ülke artık abd ve ab ülkelerinin ürettiklerini aynen üretmeye başladıkça özellikle abd’nin ihracatı azalmaya başlamış,işsizlik artmakta ve şirketler ve bankalar kar kaybetmekte,ithalat ise doludizgin artmaktaydı.Sonuç elbette bir yerlerde duvara çarpmaktı ki, ikiz kulelere pek de ustaca olmayan(sonradan çok sayıda abd’li uzmanın yazdıkları araştırma kitap ve raporları böyle diyor) iki uçakla yapılan saldırı,bir ihtimal afganistan ve ırak’a işgali ve dolayısıyla ekonomik çöküşün önlenebilmesi için silah ve savunma sanayiinin canlandırılması projesine geçilmesine dayanak oluşturmuştu.
Ancak böyle bir sisteme geçilirken bankacılık,finans ve üretim sektörlerinin görmesi muhtemel zararlara karşı önlemler hemen alınmadığından ve savaşlar için gerekli fonlar sağlam kaynaklara dayandırılamadığından 2008 eylül ayındaki lehman ve sonrası 22 şubat 2010 tarihi itibarıyla158 banka ve çok sayıda şirket iflaslarına engel olunamamıştır.Sonuçta Fed, trilyon dolar üzeri karşılıksız dolar basarak finans piyasalarına ortak ve destek olmak zorunda kalmış olup halen işsizlik ve bir çok ekonomik veri tam iyileşmeyi göstermemektedir.Ayrıca Fed’in bu dolarları geri çekmeye başlaması zamanı da bu yıl içinde olacaktır.Bununla birlikte TARP(sorunlu varlıkları kurtarma programı fonu)ile bazı büyük şirketlerinde kurtulduğu görülmektedir.700 milyar dolarlık kurtarma paketinin 110. milyar doları mortgage şirketi Fannie Mae ile F.Mac ‘a giderken,AİG 45.3 milyar dolar,Gm 50.7,B.O.Amerika 45,Citigrup 45 milyar dolar yardım almıştı.Halen yardım alan 827 şirketin sadece 60 adedinin yardımı geri ödediği,13’ünün kısmen ödediği diğerlerinin ise ödeyemediği belirtiliyor.Bununla birlikte abd hazine bakanlığının kredilerden şubat ayı 2.yarısı itibarıyla 21.5 milyar dolar kar ettiği(geri dönüşlerden)ve yardım fonunda da 200 milyar dolarlık hazır fon kaynağı olduğu da açıklanan bilgiler arasında.Geçtiğimiz hafta FED’in iskonto oranını 25 baz puan arttırması yani bankaların bu yolla sağlayacağı likiditenin vadesini bir günle sınırlandırması abd bankalarında giderek işlerin normale döndüğünün işareti şeklinde algılanmakta analistlerce.
Abd’nin zayıflamasıyla çok sayıda Ab ülkesi de (en büyük ihraç pazarlarının Abd olması ve geçmişten gelen aşırı devlet ve şirket borçluluklarının da etkisiyle)krize girmiş, yunanistan ise aşırı ve kayıtlı olmayan borç yapısı ve en büyük gelir unsurları gemi taşıma,armatörlük ve turizmin gerilemesiyle de-fault olmuş,diğer birçok Ab üyesi ülkesinde de başta ispanya,portakiz,irlanda ,italya v.b.olmak üzere sorunların devam etmesi hala bir risk unsuru olarak 2010 yılı içinde kendini göstermektedir.
Fed’in karşılıksız bastığı dolarların rahatlığı ile başta Hedge fonların yarattığı olmak üzere tüm dünyaya mart 2009 sonrası yayılan ve emtia ile borsalarda büyük balon oluşturan fiyat yükselmelerinin ise sonuna gelinmesiyle tüm dünya piyasalarından yerel paralardan kar realizasyonlarıyla çekilen paraların tekrar dolar talebiyle dolar son 3 ay içinde diğer paralara karşı değerlenmiş ve bundan en çok zarar görecek Çin ise oyunun farkına vararak ,özellikle ihtiyacı olan emtialarda,petrol ve diğer enerji kaynaklarındaki suni talebin getirdiği aşırı fiyat artışlarından etkilenmemek için faizlerini yükseltmeye,kredilerini kısıtlamaya başlamış ve sonuçta abd-çin ekonomik savaşı başlamıştır.Abd ise son ayda tayvan’a silah satışına onay verip,tibet eski lideri D.Lama ile de görüşme yaparak karşı cevap vermiştir.
Çin ise buna elindeki 2.4 trilyon dolarlık rezervinden yaklaşık 757 milyar dolarlık abd hazine tahvillerinden 34.4milyar dolarlık önemli bir kısmını satarak karşılık vermekte ve gizli savaş şimdilerde dolar-yuan savaşı şeklinde sürmektedir.Bu savaşta, yani filler kapışırken,küçükler yani ab ve asya ülkeleri zarar görmeye başlamış görülmektedir.Aslında çin’in haksız bir çok ticari yöntem uygulamalarından çok sayıda devlet şikayet etmektedir.İran’a karşı müttefik arayan abd’nin ise çin’den olumlu cevap alamamasının en önemli nedenlerinden bir ise, muhtemel bir iran nükleer tesislerinin bombalanması sonrasında oluşacak karışıklığın yeratacağı çok yüksek petrol fiyatlarından ve tedarikin bir süre sağlanamamasından en çok çin’in zarar görmesi ihtimali olarak değerlendiriliyor.Buna karşı Obama yönetiminin çin’in desteğini alabilmek için S.arabistan ve diğer petrol üreticilerinden tedarik güvencesi almaya çalıştığı da The Times’taki son yorumlarda belirtilmekte.
Bundan sonra ne olabilirin analizi ise bence şöyledir;
1-Yuan’ın dolar ile birlikte yükselmesi ve çin’in kredileri kesmesi çin’in ihracatını zorlayacak,çin’e ihracat yapan asya ülkelerinin ise ekonomilerinde belirgin zararlar yaşanabilecektir.
2-AB’nde çok sayıda ülkenin CDS’lerinin(5 yıllk sig.pr.)artması faiz ve borçlanmalarda riskleri arttırabilir.
3-CLUB MED şeklinde nitelendirilen ispanya,portekiz,yunanistan ve olası italya gibi ülkelerde sorunların kolay atlatılamayacağı dillendirilmektedir.Bu durumdan ihracatımızın % 40 civarı ab ülkelerine olduğundan biz de etkilenebileceğimizden,ihraç pazarlarımızda çok acilen çeşitlendirmeye gitmemiz halinde daha az etkilenebileceğimizi de söyleyebilirim.
4-Euro’nun zayıf görünümünün uzun sürebileceği tahmin edilmektedir.
5-Abd’nin haziran sonrasında(bir çok analist eylül sonrasını işaret etmekte) olası faiz arttırması durumunda ab ve diğer ülkelerde de faizlerin artma olasılığı yılın ikinci yarısında emtialarda ve borsalarda dalgalanmalar yaratabilir.
6-Bu analizime ;bir israil-iran savaşı dahil olmayıp,gerçekleşme durumunda tüm analiz unsurlarının yenilenme gereği malumdur.(A.Necat geçen hafta yaz aylarında israil’in saldırabileceğini açıklamıştır)
7-Özetle;bu yıl sonuna dek çok sayıda bilinen veya bilinemeyen risklerin fazla oluşu özellikle, sermaye piyasalarındaki yatırımcıların dikkatli olmalarını gerektirmektedir.Bizde de bir erken seçim’in her halukarda 2011 haziran ayında olabileceği(tamamen tahmindir)düşünülürse, özellikle ekim-kasım sonrası seçim sathı mahalline girecek piyasaların sonbahar aylarından sonra diğer risk unsurları olmasa dahi dalgalalı hareket etmeye başlayabileceklerini de öngörmek olasıdır.
Ancak her zaman belirttiğim gibi özellikle borsada dalgalanmalardan etkilenmemek için düşüşlerde kademeli olmak üzere, uzun vadeli olarak gelişmeye açık,kar eden veya zarardan kara geçen veya geçecek ,gelecekte karlılığı iyi olabilecek şirket hisselerini yakından izlemek de fırsat yaratabilecektir.Ayrıca bu yıl halka arzların artacağı ve piyasadaki bir kısım nakdin yeni arzlara gidebileceği bu durumun da hali hazırdaki hisselerden para kayışını gerektirebileceğini de hesp etmek yani dikkate almak doğru olabilir.
Önemli olan geleceği görmek ve risklerle uyumlu portföy şekillendirmesi yapabilmektir.Benim İMKB öngörüm ise, hali hazırdaki koşularda çok radikal değişiklikler içerde ve dışarda fazla olmadığı takdirde yaz aylarını içerecek şekilde kar realizasyonlarını da dikkate alarak, 53.500 direnç olmak üzere 53.500 üzeri ve altında (+-)3000 puan civarı hareket olup(çok sayıda çekincelere de dikkat edilmek suretiyle bu öngörüm gerçekleşmelere göre değişiklik te arzedebilir),eylül ayı sonrasında ise dalgalanmaların veya yine olası risklerin gerçekleşme veya gerçekleşmemesine bağlı olarak yaz aylarında oluşacak en yüksek seviyeden %10-15 civarı daha düşük düzeylerde(seçim yılına yaklaşılmakta olunacağı da düşünülerek) endeks 100 ile yıl sonuna gelinebileceğidir.(özel not:Tamamen sübjektif öngörüm olup, yatırım tavsiyesi içermez,yatırımlarınızda SPK,İMKB ile aracı kurumların verileri ve açıklamalarıyla şirket ve analiz raporlarını dikkate almanız ,yatırım kararlarınızı sübjektif olarak vermeniz en doğru davranış şeklidir.)
Özetle; her tür piyasalarda daima çalışan kuralı, yani çıkarsa sat (yeterince çıkmış ise),düşerse al(yeterince düşmüşse)uygulayabilenler(bunu en profesyonel yatırımcılar dahi tam olarak uygulayamamaktadır emin olun,eğer risk aldığınız pozisyonu iyi fiyattan almış ve o yatırım aracınız hisse senedi,döviz,tahvil,v.b. her ne ise sağlam ve riski az unsurlar taşımaktaysa son hareketleri yapamadıysanız dahi, uzun vadede yine de kazançlı olunabileceği de çok sayıda örnek de onaylamaktadır)başarılı olabileceklerdir tabii ki bana göre.
Piyasalarda keskin görüşler ve bol kazançlar dileklerimle.