Wi-Fi’nin gelişiminde sadece mühendisler değil, oyuncular ve besteciler de rol oynadığını biliyor muydunuz?
Bugün internete kablosuz bağlanmamızı sağlayan Wi-Fi teknolojisinin mucidi olarak genellikle Victor Hayes adı öne çıkar. Ancak tıpkı birçok büyük buluşta olduğu gibi, Wi-Fi’nin arkasında da pek çok kişinin emeği ve katkısı bulunuyor.
Bu yazımızda, Wi-Fi teknolojisinin nasıl ortaya çıktığını, kimlerin bu gelişimde pay sahibi olduğunu ve yıllar içinde nasıl evrildiğini anlatacağız.
Wi-Fi’nin Doğuşu
Rehber
Wi-Fi’nin bugünkü haline ulaşması uzun yıllar süren çalışmaların sonucudur. Dolayısıyla bu teknolojiyi sadece tek bir kişiye mal etmek eksik olur.
Kablosuz iletişimi mümkün kılan altyapıdan, bu altyapının üzerinde çalışan donanımlara kadar birçok farklı unsur Wi-Fi’yi oluşturmaktadır. Bu sürecin ilerlemesini sağlayan birçok bilim insanı, mühendis ve araştırmacı vardır. Hepsi Wi-Fi’nin gelişiminde kilit rol oynamıştır.
Yine de, Victor “Vic” Hayes bu alanda en çok anılan isimlerden biridir. Kendisi, IEEE 802.11 standardizasyon komitesinin başkanlığını yapmış ve kablosuz yerel alan ağlarının (WLAN) kurallarının belirlenmesinde öncü olmuştur. IEEE, kablosuz cihazların birbiriyle nasıl iletişim kuracağını belirleyen küresel bir otoritedir.
Ancak Wi-Fi, sadece teknik standartlardan ibaret değildir.
Oyunculardan Mühendislere: İlham Kaynakları
Wi-Fi’nin temellerine bakarken, sadece mühendislik çalışmalarına değil, sıra dışı buluşlara da göz atmak gerekir. Örneğin, 2. Dünya Savaşı sırasında oyuncu Hedy Lamarr ve besteci George Antheil, düşmanların radyo sinyallerini karıştırmasını önlemek için frekans atlamalı bir iletişim sistemi geliştirdiler. Bu teknoloji, doğrudan Wi-Fi olmasa da, daha sonra kablosuz iletişim sistemlerinin temelinde yer aldı.
Aslında benzer fikirler daha da eskiye dayanıyor. 1899’da İtalyan mucit Guglielmo Marconi, radyo sinyallerini parazitlerden korumak için frekans seçici alım üzerine çalıştı. Nikola Tesla da dahil olmak üzere birçok isim, frekans atlama teknolojileri üzerine çeşitli araştırmalar yürüttü.
1971 yılında, Hawaii Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma sonucunda ALOHAnet isimli ilk kablosuz veri ağı geliştirildi. Bu sistem, yüksek frekans (UHF) kullanarak dört adaya yayılmış yedi bilgisayarı merkezi bir bilgisayara bağlayabiliyordu.
1980’li yıllarda ABD’deki düzenleyici kurumlar, Wi-Fi’nin kullanılabileceği frekansları kamu kullanımına açtı.
1990’larda ise Avustralyalı mühendis John O’Sullivan, Wi-Fi sinyallerindeki parazitleri azaltmak için bugün hâlâ kullanılan bir tekniğin patentini aldı.
2000 yılına gelindiğinde Radiata firması, saniyede 54 Mbps veri aktarımı yapabilen 802.11a uyumlu bir yonga seti geliştirdi. Bunu izleyen yıllarda 802.11b/g/n, 802.11ac, 802.11ax (Wi-Fi 6) ve en son 802.11be (Wi-Fi 7) gibi standartlar hayatımıza girdi.
Wi-Fi, onlarca yıl süren iş birliği ve inovasyonun ürünüdür ve gelişimi bugün hâlâ devam etmektedir.
Wi-Fi Nedir? Temel Bilgiler
Wi-Fi, cihazların radyo dalgaları aracılığıyla kablosuz olarak veri alışverişi yapmasını sağlayan bir ağ teknolojisidir. Kablolara ihtiyaç duymadan, cihazların birbirine bağlanmasına imkan tanır.
Günümüzde sadece dizüstü bilgisayarlar değil, televizyonlardan cep telefonlarına, tabletlerden akıllı buzdolaplarına ve çamaşır makinelerine kadar birçok cihaz Wi-Fi desteklidir.
Evlerde kullanılan internetin merkezinde modem-router kombinasyonu yer alır. İnternet servis sağlayıcınızdan gelen bağlantı bu cihaz aracılığıyla evinizdeki tüm cihazlara kablosuz olarak dağıtılır. Bu sistemin omurgasını Wi-Fi oluşturur.
Wi-Fi, teknik olarak WLAN (Kablosuz Yerel Alan Ağı) olarak da adlandırılır ve IEEE 802.11 standartlarına dayanır. Bu bağlamda sıkça duyulan terimler arasında 2.4 GHz ve 5 GHz frekansları, bant genişliği ve Mbps (megabit/saniye) yer alır.
Bugün Wi-Fi Hayatımızın Neresinde?
Artık Wi-Fi o kadar yaygınlaştı ki çoğu kişi için neredeyse görünmez bir teknoloji haline geldi. Evlerde, iş yerlerinde, kafelerde, otellerde ve hatta parklarda bile kablosuz internet erişimi bulmak mümkün. Yeni alınan cihazların neredeyse tamamı kutudan çıkar çıkmaz Wi-Fi bağlantısına hazır halde geliyor.
Ancak bu yaygınlık, Wi-Fi’nin artık tamamen gelişmiş bir teknoloji olduğu anlamına gelmiyor. İnternet erişimine olan talep her geçen gün artarken, güvenlik açıkları da sürekli olarak gündemde kalıyor. Örneğin, eski WEP şifreleme protokolünden uzaklaşılması bu konuda atılmış önemli adımlardan sadece biri.